Blog Arşivi

7 Mart 2016 Pazartesi

TÜRK EDEBİYATININ DÖNEMLERİ ve İSLAMİYETTEN ÖNCEKİ TÜRK EDEBİYATI


   Türk Edebiyatı, Türklerin dâhil oldukları üç medeniyet ve kültür dairesine paralel olarak üç safhada incelenmektedir.
1.  İslâmiyet’ten Önceki Türk Edebiyatı,
2.  İslâmî Devir Türk Edebiyatı,
3.  Batı Tesirinde Gelişen Türk Edebiyatı.
   Bu tasnif Fuat Köprülü tarafından ortaya atılmış ve edebiyat araştırmacıları tarafından bugüne dek kullanılmıştır.
 Türk Edebiyatının Devirlere Ayrılmasında Kullanılan Kıstaslar
   Türk edebiyatı devirlere ayrılırken değişen dil anlayışı, kültürde görülen farklılaşma, yeni dinî hayat, dil coğrafyasındaki gelişme, kısaca medeniyet değişikliği kıstas olarak alınır. Çünkü Türk tarihinde görülen üç medeniyet edebiyatın da seyrini değiştirmiş, onun konu ve şekil özelliklerini de etkilemiştir.  Diğer taraftan, temaslarda bulunulan uluslar da edebiyatımızı etkilemiştir. Meselâ, Araplardan ilmî eserlerle birlikte Arapça kelime ve tamlamalar, İranlılardan da İslâmiyet’le birlikte nazım tür ve çeşitleri alınmıştır.
  Türk edebiyatının üç devire ayrılmasını sağlayan iki medeniyet değişikliği vardır
1. İslâmiyet’in kabul edilmesi,
2. Batı medeniyetinin tanınması ve benimsenmesi.
 
I- İslâmiyet’ten önceki Türk Edebiyatı
   I- Sözlü Edebiyat
a- Destanlar
b- Koşuklar
c- Sagular (ağıt)
d-Savlar (atasözleri)
     2-Yazılı Edebiyat
a- Yenisey Yazıtları
b-Göktürk Yazıtları
c- Uygur Metinleri
   II- İslâmiyet’in tesirindeki Türk Edebiyatı
1-Halk Edebiyatı
  a- Dinî ve tasavvufi halk edebiyatı(Tekke Edebiyatı)
  b-Anonim hak edebiyatı
  c- Âşık edebiyatı
2-Divan Edebiyatı
   a- Dinî ve tasavvufa divan edebi­yatı
   b-Dini konu edinmeyen divan ede­biyatı
  III- Batı Tesirindeki Türk Edebiyatı
1-Tanzimat Edebiyatı (1860–1896)
2-Servet-i Fünûn Edebiyatı (1896–1901)
3-Fccr-i Ati Edebiyatı (1901–1908)
4-Millî Edebiyat . (1908–1923)
5-Cumhuriyet Edebiyatı (1923-Günümüz)
 
I-İSLAMİYETTEN ÖNCEKİ TÜRK EDEBİYATI
                          (?-11. yy.)
   İslâmiyet’ten önceki Türk Edebiyatı, Türklerin Orta Asya’da yaşadıkları devirlerde ortaya koydukları ulusal bir edebiyattır; nazım şekil ve türleriyle kullanılan ölçü tamamen millîdir.
  İslâmiyet öncesi Türk edebiyatı sözlü dönem ve yazılı dönem olmak üzere ikiye ayrılır.
 
 
        I-SÖZLÜ TÜRK EDEBİYATI
     Türklerin henüz yazıyı kullanmadıkları dönemdir. Yani başlangıçtan 8. yüzyıla kadar olan dönemdir. Bu dönem ürünleri tamamen sözlüdür ve genellikle şiir şeklindedir.
 
 1. Sade bir halk dili kullanılmıştır.
 2. Ürünler nazım biçimindedir.
 3. Şiirler dörtlükten oluşur.
 4. Hece ölçüsü ve yarım kafiye kullanılır.
 5. Başlıca konuları; kahramanlık, doğa, aşk ve ölümdür.
 6. Şiirler "kopuz" denilen bir sazla söylenir.
 7. Ürünler anonimdir.
 8. Dil, dış etkilere kapalıdır.
 9. Destan, sav, sagu ve koşuk başlıca ürünleri oluşturur.
10. Büyücü, din adamı ve hekimlerin oluşturduğu bir edebiyattır.
11. Bu dönem sanatçılarına; Şaman, Baksi, Kam, Ozan ve Oyun adı verilir.
12. Başlıca dini törenleri; Sığır, Şölen ve Yuğ tö­renleridir.
 
   A) Sav
   Türk toplumunun dünyaya bakışını, geleneklerini, varlık anlayışlarını ortaya koyan özlü sözlerdir.
Bugünkü “atasözü”nün karşılığıdır.
   B) Koşuk
  Yiğitlik, aşk, tabiat konularını işleyen, kopuz eşliğinde, hece vezni ve yarım kafiye ile söylenen lirik şiirlerdir.
  Nazım birimi dörtlüktür.
  Bu şiirlerde düz kafiye kullanılır: Kafiye örgüsü
aaaa, bbba, ccca… (aaab cccb dddb) şeklindedir.
   Bu şiirlerin İslâmiyet sonrası halk edebiyatındaki adı koşmadır.
   Daha çok Sığır denilen törenlerde söylenir.
   C) Sagu
   Ölen bir kişinin arkasından söylenen ağıt şiirleridir. Ölen kişinin kahramanlıklarını, başarılarını, erdemlerini anlatır; ölümlerinden duyulan üzüntüyü dile getirir.
 Koşuk nazım şekliyle söylenir.
 Bu şiirlere İslâm sonrası halk edebiyatında “ağıt”, Divan edebiyatında “mersiye” denir
 Yuğ” denilen ölüm törenlerinde söylenir. 
   D) Destan;
    Destanlar yapılarına göre ikiye ayrılır:
   1- Epope Primitif (Doğal Destan)
   2-Epope- Savan (Yapay Destan)
   Milletlerin hayatında büyük yankılar uyandırmış tarih olayların( savaş, göç, vb.) ve doğal (deprem, yangın, sel) afetlerin çağdan çağa değişmiş, ülküleşmiş ve sayısız hayal unsurları katılarak tanınmaz hale gelmiş uzun manzum hikâyelerine doğal destan denir. Tarihi ve yazarı belli değildir. Dilden dile geçerek belleklerde dolaşır. Son­radan belli bir ozan tarafından derlenir
    Bizim destanlarımız hece vezninin 11’li kalıbıyla söylenmiştir, aaab /cccb / dddb ... şeklinde kafiyelenir. Sonraki yüzyıllarda, özellikle bu şekil taklit edilerek; birçok şair tarafından tarihi ve büyük sosyal olayları konu edinen şiirler yazılmış, bunlara da destan denilmiştir. Yazarı belli ve sa­dece şekil yönünden gerçek destanlara benzeyen bu tür eserlere yapay destan denmektedir.
     Yazıcıoğlu'nun Selçuknâmesi (15 yy), Kayıkçı Kul -Mustafa'nın (16 yy), Genç Osman Destanı, Fazıl Hüsnü Dağlarca'nın Üç Şehitler Destanı (20 yy) yapay destanlara örnek olarak gösterilebilir.
 
    Doğal Destanların Genel Özellikleri
Dörtlüklerden oluşmuş, uzun manzumeler şeklinde ve yarım kafiyelerle örülmüş bir biçim özellisine sahiptir. Kimi destanlarımızda, yılların aşındırması sonucu, nazım-nesir karışık bir yapı görülür.
Konusunu tarihten alır. Savaşlar, göç gibi sosyal olaylar ve tabii afet­ler dile getirilir.
Kahramanları beyler, prensler gibi; toplumun önde gelen kişileridir. Bunların yanı sıra ilâh, yarı ilâh veya tabiatüstü canlılar ( tepegöz) gibi mitolojik kahramanlara da yer verilir. Çevre Orta Asya’nın alışılmış stepleri ve canlılarıdır. Bu yönüyle Türk destanla­rında ortak olan motifleri şöyle özetleyebiliriz:
1- Işık (gökten gelen mavi renkli)
2- Ağaç (ağaç sevilir, yeri gelir; insan doğurur.)
3- Maden (Türkler birçok madenin ilk işleyenlerindendir.)
4- Bozkurt ( Bozkurt, bozkırın bu vahşi ve çevik hayvanı yarı tanrı, tanrının bir habercisi olarak yer alır. Ergenekon,  Bozkurt ve Göç destanları kimi zaman "Börteçine" adını alan bu kurt motifinin çevresinde kurulmuştur.)
5- Yada Taşı (Büyülü bir taştır. El­den gidince, özgünlüklerini kaybe­derler. )
6- Su sevgisi. (Destanlarda su ayrı bir yer tutar, "Kutsal" gözüyle bakılır.)
7- Kadın (Kadın erkeklerin yanında, eşit şartlarda yer alır.)
8- Ak saçlı ihtiyarlar (Hürmet gö­rürler. )
9- Kopuz; yani müzik. (Türk destanları müzikle iç içedir. Kopuz adı verilen saz eşliğinde çalınıp söylenebilmektedir.)
 
      Destan Kültürünün Önemi
Destanlar bir milletin özgürlük ve bağımsızlık mücadelesini sürekli ayakta tutacak ülkünün daima canlı duran meşaleleridir. Fin milletini oluşturan onların ünlü destanı "Kalevela" dır. İranlıları bir millet bütünlüğü içine toplayan "Şehname " dir.
Türk milleti, bugün ilmiyle, fenniyle çok gerilerde bıraktığı destanlarından milliyetçilik ülküsüne sürekli ilham bulmuştur.
Destanlar, şairlere, yazarlara, res­sam ve müzisyenlere tarihin derinlikle­rinden gelen taze konulardır.
Tarih, yazının henüz kullanılmadığı, vesikaların yetersiz kaldığı dönemleri destanların ışığı altında görür. Kültür ve sosyal hayatımızın o devirlere ait tek kaynağıdır. Türk Dili ve Edebiyatının ilk ürünleri, çağlara ışık tutan kaynaklarıdır.
 
       Dünyadaki Başlıca Doğal Destanlar
1. Ramayana: Hint destanı
2. Mahabharata: Hint destanı          
3. İlyada ve Odysseia: (Homeros) Yunan destanı
4. La Cid: İspanyol destanı
5. Şehname: (Firdevsi) İran destanı
6. Chansen de Röland: Fransız destanı
7. Kalevela: ((Lönrot) Fin destanı
8. Niebelungen: Alman destanı
9. Boewulf: İngiliz destanı
10. Igor: Rus destanı
11. Şinto: Japon destanı
12. Gılgamış: Sümer destanı
13. Manas: Kırgız Türk destanı(İslamiyet sonrası)
14. Oğuz Kağan: Türk destanı
 
       Dünyadaki Başlıca Yapay Destanlar
1. Aeneis: Vergilius, Latin edebiyatı, Troia hüküm­darı Priamos'un yeğeni Aeneis'in Roma'yı kurması anlatılır.
2. Henriade: Voltaire, Fransız edebiyatı; 16. yüzyılda­ki din ve mezhep savaşları anla­tılır.
3. Os Lusiadas: Camoens, Portekiz edebiyatı; Vasco de Gama'nın seferleri anlatılır.
4. Kaybolmuş Cennet: J. Milton, İngiliz edebiyatı; Âdem'le Hav­va'nın cennetten yeryüzüne inişleri anlatılmıştır.
5. Kurtarılmış Kudüs: T. Tasso, İtalyan edebiyatı; I. Haçlı Seferi'nde Kudüs'ün alınışı anlatılır.
6. Çılgın Orlando: Aristo, İtalyan edebiyatı; Charlemagne döneminde Hristiyanlarla Müs­lümanlar arasında geçen savaş­lar anlatılır.
7. İlahi Komedya: Dante, İtalyan edebiyatı; öteki dünya­ya Dante'nin yaptığı 7 günlük bir gezi anlatılır.
8. Üç Şehitler Destanı: Fazıl Hüsnü Dağlarca; Türk edebiyatı; Kurtuluş Savaşı'nda yaşanan olaylar anlatılır.
 
       İslâmiyet’ten Önceki Türk Destanları
1- YARADILIŞ DESTANI
Bilinen en eski ve bütün Türk boylarının ortak destanıdır Altay- Yakut uygarlığına aittir. Tanrı Kayra Han’ın "kişi" yi ve dünyayı yaratması anlatılır,
2- SAKA DESTANLARI (MÖ. 7-MS. 2 yy)
a) Alp Er Tunga Destanı: iranlıların ünlü eseri Şehname’de (Firdevsî) Afrasiyab diye adı geçen ünlü Türk kahramanı Alp Er Tunga'nın kahramanlığı ve İran Şahı Keyhusrev tarafından öldü­rülüşü anlatılır. Divan-ı Lügat-it Türk’de ölümü üzerine söylenen ağıt bölümü yazıya geçirilerek ölürsüzleştirilmiştir.
b) Şu Destanı: Divan-ı Lügat-it Türk'te bahsedilir. M.Ö. 4. yy da yaşa­mış bir Saka hükümdarı olduğu sanılmak­tadır, İskender ile Türklerin yaptığı savaşlar anlatılır.
3- HUN - OĞUZ DESTANLARI (MÖ.3-MS.2yy)
a) Oğuz Kağan Destanı: Budist ra­hipler tarafından yazıya geçirildiği tahmin edilmektedir. İlhanlı tarihçi Reşideddin'in tarihinde ve Ebulgazi Bahadır Han'ın Şecere -i Terakkime'sin­de Oğuz Kağan ve onun maceralarından söz edilmektedir,
b) Atilla Han Destanı: Hunların tarihini dile getirir, Avrupa'da yayılmıştır.
4- SİYANPİ DESTANI : (M.S. 2 yy) Çin kaynaklarından hakkında bilgi edindiğimiz, Hunların yerine egemen olan Siyanpi Hanedanına ait olayları anlatan destandır.
5- GÖKTÜRK DESTANLARI (525 – 745)
a) Bozkurt Destanı: Çin kaynakla­rında bilgi bulabildiğimiz bu destanda düşmanları tarafından elleri ve ayakla­rı kesilip atılan bir Türk prensine Asena adlı kurdun bakması, ondan çocukları olması ve Türklerin yeniden türeyişleri anlatı­lır.
b) Ergenekon Destanı: Türklerin Ergenekon adı verilen vadide çoğalmaları ve demir dağı eriterek yeryüzüne yayı­lışları anlatılır.
 
 
 
6- UYGUR DESTANLARI (745 – 840)
a) Türeyiş Destanı: Eski bir Türk hakanı çok güzel olan kızlarını bir ku­leye hapsederek Köktanrı'ya adar. Tanrı bozkurt kılığında gelerek kızlarla ev­lenir. Çocuklarından On Uygur, Dokuz Oğuz boyları ortaya çıkar.
b) Göç Destanı: Bir Türk prensi Çinlilerden bir prensese âşık olur. Karşılık olarak Kutlu Dağı vermeye razı olur. Bunun üzerine Uygur ülkesinde kıtlık başlar. Halk büyük bir göçe kal­kar. Beş Balığ şehrine yerleşirler,
 
        İslamiyet’ten Sonraki Türk Destanları
1- Manas Destanı
2-Cengiz Han Destanı
3-Timur Destanı
4- Battal Gazi Destanı
5- Danişment Gazi Destanı
6- Genç Osman Destanı
7- Köroğlu Destanı
8- Dede Korkut Hikâyeleri (destanla­rı)
(Dede Korkut Hikâyeleri, destan türü ile hikâye arasında kalan, kendine öz­gü yapısı ile ayrıca bir yer tutmakta­dır. Bu sebeple ayrıca incele­necektir.)
 
     II- YAZILI TÜRK EDEBİYATI
    A) Türklerin Kullandığı Yazılar
a-Çin Yazısı
b-Türk Hiyeroglifi: Yenisey Ya­zıtlarında örneğini görebilmekteyiz. 39 harften oluşmaktadır. İlkel­dir. Taşlara oyulmak üzere geliştirilmiştir.
c- Göktürk Yazısı: 38 harften oluşmaktadır. Hayli gelişmiştir, 4 sesli 9 bileşik 25 sessiz harf bulunur. Sağdan sola veya yukarıdan aşağıya doğru yazılabilir.
d- Uygur Yazısı: Eski SOGD (Soğdak) alfabesidir. 18 harften oluşur. Türkçeyi tam olarak ifade ede­bilme gücü yoktur. Birçok ses aynı harflerle yazılır.
e- Arap Yazısı (İslâmiyet’in ka­bulüyle )
f- Latin Yazısı (1928 harf inkılabından sonra)
   
     B) Yenisey Yazıtları
    MS U. ve 6. yy. da Yenisey çevresin­de yaşayan Türklerin bıraktığı irili ufaklı yaklaşık 51 metinden oluşur. Tahminen Kırgız Türklerine aittir. Prens­lerin öğütleri ve hayatlarını konu edi­nir.
 
    C) Göktürk Yazıtları
   Eski Orhun nehrinin yatağında bulu­nan bir dizi dikili taştır. İçlerinden üçü, hem büyüklüğü, hem de muhteviyatı ile önem taşır. Taşların genelde üç yazılı yüzeyi bulunup, yukarıdan aşağıya doğru yazılmıştır. Yer yer Çince cümleler ile kitabeler çerçeve içerisine alınmıştır. Yazıtlar hikâye, tasvir ve destan özel­likleri gösterirse de "hitabet" türünün güzel bir örneğidir. Sıcak, sa­mimi bir ifade vardır. Kitabelerin ilki Vezir Tonyukuk ta­rafından kaleme alınmıştır. Böylece adını bilebildiğimiz ilk yazarımız olarak bilinmektedir. Fakat diğer kitabeleri kağanının emriyle kaleme alan Yolluğ Tiğin cümle kuruluşu ve anlatım gücüyle gerçek bir yazar hüviyetini sergiler. "Yazar"dan kasıt, edebî bir ifade ise ilk yazarımız Yolluğ Tiğin'dir.
    Kitabeleri Strahlenberg bulmuştur. Üzerinde ilk ciddi ça­lışmaları 25 Kasım 1893’te Danimarkalı bilgin Prof. Thomsen yapmıştır. Alman âlimi W. Radloff'un da çalışmalara katılmasıyla abidelerin tam tercümesi 1922'de Thomsen tarafından yayımlanmıştır. Bizde, R. Rahmeti Arat konu üzerinde ciddi araştırmalar yapmıştır.
 
Tonyukuk Anıtı
720 yılında Göktürk devleti veziri Tonyukuk adına dikilmiştir. Kitabede Tonyukuk, anılarını ve dönemin tarihini anlatmıştır. Anlatımda, atasözlerine bolca yer verilmiştir.
Kültigin Anıtı
732 yılında dikilen anıt Yolluğ Tigin tarafından yazılmıştır. Anıtta Kültigin’in ölümü ve yas töreni anlatılmıştır.
Bilge Kağan Anıtı
735 tarihini taşır. Bilge Kağan’ın yiğitlikleri ve Türk milletine iletmek istediği mesajlar anıtın içeriğini oluşturur. Bu anıt da Yolluğ Tigin tarafından yazılmıştır.
 
    Göktürk (Orhun) Kitabelerinin Özellikleri
1. Türklerin ilk yazılı eseri kabul edilir.
2. Hem dinî hem de din dışı konular işlenmiştir.
3. Konusu; Çinlile­re karşı yapılan istiklâl mücadelesi ve Türk bütünlüğünün yeniden kurulmasıdır. Kitabelerde yöneticiler halkı aydınlatır. Yaptıklarının hesabını halkıyla paylaşır.
4. Söylev (hitabet) türünde yazılmıştır.
5. Oldukça gelişmiş ve işlek bir dil kullanılmıştır.
 
 
6. Bir yüzleri Göktürk alfabesiyle, diğer yüzleri Çince yazılmıştır.
7. Kimi zaman atasözü benzeri seslenişler bulunur.
8. Türk dilinin gelişmesine ilişkin geniş bilgiler verir.
9. Türk tarihine, coğrafya ve edebiyatına kaynak olacak niteliktedir.
10.Türk toplumunun yaşam biçimini, dünyaya bakış tarzını ortaya koyar.
 
  D-Uygur Metinleri
  Uygurların yerleşim bölgeleri olan ;"Beşbalık, Bezeklik, Kara-hoço ve Tur­fan" gibi yörelerde yapılan arkeolojik kazılarda ele geçen çeşitli eser parçalarıdır. Çeştani Bey Hikâyesi, iki Kar­deş Hikâyesi, Altun Yaruk adını verebi­leceğimiz önemli bulgulardır. Bu dönemin yazılı eserleri daha çok Buda ve Mani dinlerine ait ilâhiler, ticari mektuplardır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

TÜRK EDEBİYATININ DÖNEMLERİ ve İSLAMİYETTEN ÖNCEKİ TÜRK EDEBİYATI

      TÜRK EDEBİYATININ DÖNEMLERİ    Türk Edebiyatı, Türklerin dâhil oldukları üç medeniyet ve kültür dairesine paralel olarak...