Blog Arşivi

ALİ ULVİ ELÖVE: Güneş Ufuktan Şimdi Doğar

 





                                         
                                      




                                          GÜNEŞ UFUKTAN ŞİMDİ DOĞAR

 

             Ali Ulvi Elöve (1881-1975); anılarında şöyle anlatıyor:

           "Vatanın üzerine kara bulutların çöktüğü günlerdi. 1914-1915. Şimdiki St.Josef Lisesinde Erkek Muallim Okul vardı. Orada öğretmendim. Birkaç ay önce 500 kadar öğretmen namzedini Sarıkamış’a yollamış ve orada kendi elimizle toprağa vermiştik. Çok hüzünlendim. Selim Sırrı Tarcan Rahmetli de bizim okulda öğretmendi. Bir gün bana geldi: “Gençler için sekiz heceli dörtlüklerle bu duygularını belirtir misin?” dedi. Gençlerin o günlerin karamsarlığını bir yana atıp geleceğin ışıklı olduğuna inanmalarını istedim ve yazmaya başladım:

            Dağ başını duman almış

Gümüşdere durmaz akar

Güneş ufuktan şimdi doğar

Yürüyelim arkadaşlar

 

Sesimizi yer gök su dinlesin

Sert adımlarla her yer inlesin

 

Bu gök deniz nerede var

Nerede bu dağlar taşlar

                         Bu ağaçlar güzel kuşlar

          Yürüyelim arkadaşlar

 

           Daha üçüncü kıtayı tamamlarken Selim Sırrı geldi ve manzumeyi okuyunca heyecanla aldı götürdü. Son kıta bugün söylenmez; ama hislerimin tam ifadesidir:

 

Her Geceyi güneş boğar

Ülkemizin günü doğar

Yol uzun da olsa ne var

Yürüyelim arkadaşlar 

 

             İsveçli besteci Felix Körling’in “Gençlik Marşı” olarak bilinen eseri üzerine Ali Ulvi Bey’in sözleri eklenince dillerden düşmeyen marş doğmuş oldu. İlkin 1916 yılında "Kadıköy İttihat Spor Çayırı'nda" İstanbul Erkek Öğretmen Okulu'nun öğrencilerinin Selim Sırrı Tarcan nezaretindeki beden eğitimi gösterilerinde söylenmiş, daha sonra da hızla yayılmıştır. Mustafa Kemal ve arkadaşlarının 19 Mayıs 1919'de Samsun'a çıktıktan sonra yollarda okudukları söylenen "Dağ Başını Duman Almış" marşı, 20 Haziran 1938'de "Gençlik ve Spor Bayramı Marşı" olarak kabul edilmiştir.

          Ali Ulvi Elöve, 1881'de Selanik'te doğdu. İlk öğretmenlik deneyimini, 1898-1905 yılları arasında, mezun olduğu Feyz-i Sıbyan'da (beş kişilik eğitim sevdalısı Selânikli iş adamı tarafından Selânik’te kurulmuş bir okul) Türkçe ve Fransızca derslerine girerek yapar. 1912'de Mustafa Kemal'le tanışır; ona olan hayranlığı ömür boyu sürer. Çeşitli okullarda öğretmen ve idareci olarak görev alır. Emekli olduktan sonra Türk Dil Kurumu'nda uzman olarak çalışır. Gramer üzerine birçok eser verir. 1963'te gözlerini kaybeder. 1975'te İstanbul’da vefat eder.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

TÜRK EDEBİYATININ DÖNEMLERİ ve İSLAMİYETTEN ÖNCEKİ TÜRK EDEBİYATI

      TÜRK EDEBİYATININ DÖNEMLERİ    Türk Edebiyatı, Türklerin dâhil oldukları üç medeniyet ve kültür dairesine paralel olarak...